Midyat İzlenimlerim
İNANDIĞIM DÜNYA
2009 Haziranı, Güneyin doğusundaydım; Mardin-Midyat
Türklerin, Kürtlerin, Süryanilerin, Arapların komşu yaşadıkları; taş evlerin birlikteliği gösterircesine sokakları daralttığı bu yer beni öylesine etkilemişi ki…
Bu coğrafyada din, dil, ırk farklılıklarının devlet sınırlarını da beraberinde getirmediği, vatanın yeryüzü, milletin insan soyu olduğu bir dünyanın tadına vardım. Süryani şarabından da içtim Kürtlerle halay da çektim.
Beni en çok etkileyen ise çocuklar oldu. Onların arasında dil ayrımı bile yoktu. Tanık olduğum konuşmada biri diğerine Türkçe “Fıratlarla top oynayalım mı?” diye soruyor, tam anlayamadığım Kürtçe ya da Süryanice bir cevap geliyor karşıdan ve hiç duraksamadan devam ediyor: “Tamam, ben seni çağırırım”. Evet benim de yüzümde sıcak bir tebessüm belirmişti bir anda. Farklı dillerle konuşup herkesten iyi anlaşıyorlardı.7-8 yaşlarındaydılar ve büyüklerin onla için yaptıkları planlardan habersiz, belki de farklılıklarının farkına varmadan o kadar mutlular ki birlikte olmaktan..Kürt, Süryani, Arap, Türk kısacası her çocuk onlar için iyi bir oyun arkadaşı sadece.
Düşünüyorum da böyle büyüyen çocukların birbirlerine düşman olmaları ne kadar mümkün? Onların farklılıklarını kullanıp dünyayı yöneten devletler, silahlılar olmasa…
İşin içine devletler, kapitalizm, faşizm, silah tüccarları, bunu politika benimsemiş savaş tüccarı ülkeler, tarikat, siyaset, ticaret girince o farklı dili konuşup anlaşan çocuklardan biri dağa biri askere gidiyor ve birbirlerini öldürüyorlar.
İkisinin de anaları sarılıp ağlıyorlar belki de, aynı ağıtı yakıyorlar arkalarından. Neden ölüyor birlikte büyüyen çocuklar? Ne uğruna?
Kim kazanacaktı bu savaşı? Doğrusu savaşların ardında ortada gerçekten kazanılacak bir şey var mı?
Olmuyor işte savaşlar durmuyor, silahlar susmuyor, ölüm azalmıyor. Kapitalizm, onu yöneten azınlığı para havuzlarında yüzdürürken, komşuları düşman etmeye, çocukları öldürmeye, savaşa hayır diyenleri yargılamaya devam ediyor hala.
Oysaki özgür ve birlikte var olmamış mıydı insanoğlu? Ne değişti bunca yıl? Devlet sınırı denen çemberlerin içine kendimizi hapsetmişiz işte.
Dünyanın bütün ulusları! Birlikte kimsenin açlıktan ve ya savaşlardan ölmediği bir dünyada yaşamamız o kadar mümkün ki…
Savaş açlık, yoksulluk ve en kötüsü ölümden başka hiç bir şey getirmezken, Neden düşman olsun farklılıklar?
Farklılıkların bir aradalığı bu kadar güzelken, Midyat’tan eve dönüş yolunda camdan yan yana bir cami ve manastır görünüyordu ve Bulutsuzluk Özlemi:
“Bana fark etmez
Müslüman, Hıristiyan, Budist
Bana fark etmez
Türk, Japon, Kürt”
Diye başladığında şoför gülümseyip radyonun sesini açıyor,
Ve aklıma Tevfik Fikret’in dizeleri düşüyor:
Yeryüzü vatanım, İnsan soyu milletimdir benim
Ancak böyle düşünenin, İnsan olacağına inandım.
Ben de her şeye rağmen gelecek güzel günlere inandım. Midyat’ta ve dünyanın her yerinde adı barış olan sokaklar ırkçılığın çıkmaz sokaklarına dönüşmesin, çocuklar farklı dillerle birlikte top oynayabilsin ve birbirlerini öldürmesinler istedim. Çünkü:
Farklılıklar dünyayı yaşanır kılan güzelliklerdir
Farkılıklara saygı duymamız, hiç olmazsa tahammül edebilmemiz için daha çok yol kat etmemiz gerekse de, böyle yazılar sayesinde daha hızlı ilerleyebiliyoruz.
Farklılıklarımızın birimizi diğerimizden üstün kılmadığını anlattığınız bu güzel yazınız için teşekkür ederim.
teşekkür ederiz kardaşim .sen midyat ı gezdin gördün insanlar arasındaki sevgiyi saygıyı hoşgörüyü gördün dil ayrımı, dil ayrımı , ırk ayrımı olmadığını kardeşçe birlikte yaşadıklarını gördün ve öyle anlatıyorsun midyatı .emin olki kardeşim türk halkı bazı konularda çok geri ve ne yazıkki biraz cahil özellikle dil konusunda ve bölge konusunda .türkiye benim senin hepimizin bizim kardeşim. birisi antalyada kürtçe konuşuyor diye ordaki halk ona pkk gözüyle bakmaması lazım hakkari de aynı şekilde karşılıklı muameleleri görmesi lazım ve birbirlerine saygı duymaları lazım .
Görüş belirtin!
Eleştiri Nedir?
Dahası...
Sponsor
Sayfalar
Son Görüşler
Meta
Bağlantılar
Volkan.me
Kategoriler
Arşiv